Yazar : Unknown 17 Kasım 2013 Pazar



Allah’ın yeryüzü üzerindeki denetim hakkını tanımayan her sistem ve ilişkiye toplu olarak “Küfür” ve “Zulüm” adını verdiğimizi anımsattıktan sonra konumuza bu bakış açısı ile bakmaya çalışalım.
Emperyalizm, sömürgecilik gibi ne bu çağın, ne iki yüzyılın veya üç yüzyıl öncesinin hemen hemen her safhasında özel veya genel planda ortaya çıkan tarihsel bir olaydır. Bundan dolayı bu olayı (olguyu) bütün zamanları aşan terimlerle ele alıp düşünmek ve incelemekten başka geçerli bir yöntem ve seçenek olması gerektir.
Emperyalist hâkimiyet insan toplumlarının genelde iki aynı kutba bölmüş durumda. Bir yönde zayıf bırakılmış, zayıflatılmış ve direnci kırılmış mustazaflar öbür yanda da alabildiğine şımartılmış, kendilerine uydurma güçler kazandırılmış müstekbirler… İşte emperyalizm gerçekten de mustazaflar ile müstekbirler arasındaki adaletsiz çarpık zulüm yüklü ilişkinin adıdır. Kuran’ı mescit de bu hususa şöyle dikkat çekilmektedir.
-“Şüphesiz ki, melikler bir ülkeye girdikleri zaman orasını perişan ederler halkından şerefli olanları hor ve hakir kılarlar.” (26)
Kur’an’ı mescide müracaat eden herkes, bugün emperyalistlerin şu üç amaca dönük niyetler içerisinde olduklarını rahatlıkla çıkartabilirler.
1)      Her şeye hükmetme, sahip olma, insanlar üzerinde mutlak bir otorite ve hegemonya kurma… Ancak Allah bu haksız teşebbüsü ve düşünceyi kesinlikle red ediyor-“O hiç kimseyi hükümranlığında ortak kılmaz.” (27)
2)      Bütün iradelerin üstünde tek bir iradeyi, emperyalist istek ve arzuları egemen kılma… Ki bu irade her şeyi denetleme-kontrol etme amacını gerçekleştirmek ister. Oysaki dilediğini yapan ancak Allah’tır…
-“Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin” (28) “Kimi de Allah hor bırakırsa ona saadet verecek yoktur. Elbette Allah dilediğini yapar.” (29)
3)      Mutlak kudret sağlama… Hâlbuki Allah: “-Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir” (30) Buyurmakta ve bizlere kendinden başka kudret ve kuvvetin olmayacağının kesin kez haber vermektedir. Tamamıyla beşeri (hümanist) bir olgu olan emperyalizm, insan soyuna, iradesine en üstün bir irade gücünü aşılmaz bir kudret olarak tanıttıktan sonra hükmetme hakkının da kendisine ait olacağını propaganda eder ve hükmü altına aldığı insan topluluklarından da kesin bir itaat ister. İşte bu ilahlığa kalkışmanın ta kendisidir. Zaten emperyalizmin tarifinde bu yatmaktadır.
Emperyalizm, insanın fert veya grup olarak yeryüzünde ilahlığa kalkışmak (yeltenmek) çabasının adıdır dedik. Bu çaba Allah’ı yaratıcı kabul etsin veya etmesin sonuç itibariyle yaratılmışlara hükmetme, onlara emretme ve itaat çağırmada Allah ile apaçık bir mücadele içinde barındırır. Emperyalist insan ister dehri (Materyalist) olsun, ister müşrik (Allah’a ortak koşan) olsun eğer yeryüzünde mutlak anlamda güç ve nüfus sağlamaya kendi hükümlerini yaşama geçirmeye ve kendine itaati gerçekleştirmeye kalkmışsa bu insan, Allah’a ait olan bir hakkı ve yetkiyi kendi kudret ve iradesi altına almak niyetini düşüncelerini ve davranışlarına dayanarak kıldığından ilahlık davasına kalkışmış ve Allah’a karşı savaş açmış demektir.

Delil mi istiyorsunuz? İşte Kur’an’ı mescitte de Yusuf ve Araf surelerinde belirtilen hususlar, emperyalizmin ayetleri de belirtilen hükmün tam karşısında bir olgu olduğu ortaya koymaktadır. “-Hüküm Allahtan başkasının değildir. O kendisinden başkasına ibadet (itaat) etmemenizi emretmiştir.” (31) “Haberin olsun… Yaratmakta, emretmekte yalnız ona (Allah’a) özgüdür”(32) Bu iki ayette geçen dört kavram üzerinde ki onlar: yaratma-hüküm-emir ve ibadet (itaattir) Birazda sizlerin düşünmenizi ve kafa yormanızı salık veririz…
Şimdi birazda emperyalizmin-ki teorik düzeydeki istilahı tarifinin “Küfür” ve “İlahlığa” haksızca teşebbüsünün pratikteki bilimsel belirtilerinin ise “Zulüm” tuğyan tahakküm ve azgınlığın mevcut olduğu iki ayrı kutup olan doğu-batı emperyalizmi hakkında bilgi vermeye çalışalım.

Yorum Yap

RSS | RSS Yorumlar

Copyright © Eğitim Dünyasının Yeni Yüzü - MT2Dosyalar - TR DersHocam - Türkcelestirme AhmetZekiTasgar