- Anasayfa »
- Makalelerimiz »
- Fakirlik ve Zenginlik
Yazar : Unknown
17 Kasım 2013 Pazar
Batıda fakir – zengin ikiliğin
diğer bir ifadesi burjuva ve proletarya demektir. Öyle ki biri sermayesi ve
maddi olanakları dolayısıyla azgınlaşmış taş yürekli, zalim ve egemen sınıf
(mütegallibe) öbürü de sefil, perişan karın tokluğuna rıza göstermesi gereken
emekçi…
Fakat çağımızda; aşağı yukarı
bütün dünyada fakir ve zenginlerin tablosu da bu durumdadır. Dünyamız kendisine
batıyı örnek almıştır. Ne yaparsa batılı, ne yapmış ise onu yapmaya çalışmakta,
iyi ve kötüsüne güzel ve çirkinine bakmadan… gerçi iyi ve güzel bir tarafta
yoktur ya..!
Günümüzde zenginlik; diktatörlük
ve despotizen fakirlik ise bunların karşısında ezilen bir bakımı bunların
kölesi durumunda bir zavallı sınıfı olmuştur. Gerçi tarih sürecinde fakir ve
zengin ikiliği çıkmamıştır değil. Fakat günümüzde olduğu gibi ve özellikle batı
toplumunda görülen sınıfı yapının çelişkisi görülmemiştir.
Burada kaçınılmaz bir gerçeği de
belirtmek gerek. Her türlü tedbir ve olanaklara rağmen insanlar fakir
düşünebilir. Zaten bu gerçek olmasaydı o zaman insan sorumsuzlaşır bütün endişe
ve tedirginliklerden kurtulup tekrar azabilir di... Demek ki bu tespite göre
fakirliğin bir hikmeti de; kişinin sürekli ve bütün dünya yaşamı boyunca zengin
olması halinde bir yönde üretim faaliyetlerinin duracağı öte yönden de
sorumsuzluğun ve giderek sapıklığın yaygınlaşabileceğidir.
Yine de doğal olarak
"fakirliği ortadan kaldırmak mümkün müdür?" diye bir soru zihnimizde
canlanabilir. Bu sorunun yanında Mustafa Sabâ'î şöyle vermekte; -
"İnsanlar, kabiliyetleri çalışma gücü ve iş üretme bakımından farklılık
gösterdiği sürece böyle olacaktır. Bunun içindir ki fakirliği silip süpürmek
iddiasıyla ortaya çıkanlar sadece zihinleri bulandırılmış olurlar.
Son olarak şunu da belirtelim ki
gaye mutlak olarak fakirliği ortadan kaldırmakta bu hem İslam'ı hem de yaşam
kanunlarını bilmemek kitlelerin aklını çelmektedir. Eğer fakirlikten zillet
açlık çıplaklık hastalık başıboşluk kastediyorsa yeri gelmişken üzerine parmak
basalım ki İslam bunları 14 asır evvel ortadan kaldırmıştır. Hem de sadece
sadaka ile değil kanunla devlet otoritesiyle... Yok eğer fakirlikten serveti
zenginliği yok edip kalabalıkları en üstün yaşam seviyesinde eşit tutmaksa buna
yeryüzünde hiçbir kuvvetin güç yetiremeyeceğini belirtelim... Biraz gerçekçi olalım beyler...