- Anasayfa »
- Türk Edebiyatı »
- 12.Sınıf Türk Edebiyatı 48-58 Kitap Cevapları (Lider Yayınları) 2013-2014
Yazar : Unknown
17 Kasım 2013 Pazar
2013 2014 12. sınıf edebiyat kitabı lider yayınları cevapları sayfa 48
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ŞİİR
1. ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR ( 1920 – 1940 )
HAZIRLIK
1.Etkinlik: Okuduğumuz şiirlerin özelliklerini birlikte ele alırsak şu sonuçlara ulaşabiliriz.
Ses: Şiirde ses güzelliğine önem vermişlerdir, anlamı ve anlatmayı arka plana atmayı tercih etmişlerdir. Musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı hisleri ortaya çıkarmaya çalışmışlardır.
Söyleyiş: Her türlü ideolojik sapmanın dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiirler yazmışlardır. Öğretmeyi değil imgelerle estetik duyarlılığı doyurmayı amaçlarlar.
Mısra Örgüsü: Şiirleri meydana getiren biçimler konusunda tek bir yol izlememişlerdir. Dize sayıları değişen çeşitli kümeler kullanmışlardır.
Tema: Gizemsellik, bireysellik, ruh, ölüm, masal, mit temaları yoğun olarak işlenmiştir. Yani saf (öz) şiir anlayışıyla yazılan şiirlerin teması şairden şaire değişir.
Dil: Önceleri sade dilden, halkın konuşma dilinden uzaklaşılmış, seçilen sözcükler dolayısıyla dil farklılık göstermiştir. Arapça, Farsça sözcükleri kullanmaktan çekinmemişlerdir. Sonraki dönemlerde ise dil sadeleşir.
2.Etkinlik:
Saf (öz) Şiirin Özellikleri
•Sanatın form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel Şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü özel imge düzeni oluştururlar.
•Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletip dile yeni olanaklar sunacak bir yapıya sahiptir.
•Dilde saflaşma düşüncesi kendini rahat şiir yazma şeklinde başat öğe olarak gösterir.
•Şiirsel söylemin zirvesine ulaşmak düşüncesiyle dilin yücelişi paralellik gösterir.
•Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel ve bireysel yön ağır basar.
•İçsel ve bireysel bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler.
•Şiirde biçim endişesi duyan bu şairlerde dize ve dil baş tacıdır.
•Disiplinli çalışarak mükemmele varan halis şiir yazma endişesi kendisini hissettirir.
•Şairlerde sembolizm akımının izleri görülür.
•Gizemselcilik bireyselcilik, ruh, ölüm, masal, mit temaları yoğun olarak işlenir.
İnceleme
1.Metin
1. Nazım birimi: Dörtlük, Uyak düzeni: Çapraz (a b a b – c d c d…)
2. 14’lü hece ölçüsü (Necip Fazıl'ın, açık ve kapalı hecelerin kompozisyonunda, aruzun sınırlılığından hoşlanmayan, fakat hecede de, seslerin bu değerinin ihmâl edilmeden dikkate alınması gibi bir tavrı olduğunu Poetika'sından biliyoruz.)
3. Adlar içinde geçiş sıklığı en fazla olanlar ise kaldırım (10 kez), sokak (7 kez ), yol (5 kez ), ben (9 kez), o (7 kez) ve sen (3 kez) 26 kez kullanılan “bir” belgisiz sıfatı ve 5 kez kullanılan “bu” işaret sıfatıdır.
Dizelerde aynı hecelerin veya ünsüzlerin yinelenmesi olan aliterasyon (alliteration), Kaldırımlar şiirinde de karşımıza çıkmaktadır. Metinde en çok geçen ünsüzler : /r/ 176, /n/ 142, /k/ 112, m/ 81, /s/ 70
4. Tezat Sanatı: Uyku-uyanık, Ses kesilmesi-ses duyulması, Sabah-karanlık, Buz-ateş, Sükut-çığlık…
Benzetme: Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler, Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi, Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır, İki yanımdan bir sel gibi aksın fenerler, Çığlık gibi hürsünüz…
Kişileştirme: Kimsesiz bir sokak ortasında, Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar, Serseri kaldırımlar, Kaldırımların emzirdiği…
İstiare: Damla damla bir korku birikiyor (su), Rahat bir döşek(mezar)…
Bu söz sanatları şairin toplumsal dil içinde bireysel sözünü oluşturabilmiş olmasının en önemli göstergesi; şiirsel söylemin en önemli niteliğidir. Kaldırımlar şairinin geleneğin şiir unsurlarını (nazım birimi, ölçü, kafiye vb.) ve konuşma dilinin kısa cümlelerini kullanmış olmasına rağmen söz sanatlarıyla kendi söylemini oluşturduğu görülmektedir.
5. Deyim ve ad aktarmalarıyla özgün imgeler yaratması, ses ögelerinden bolca yararlanması, konuşulan dilin verdiği rahat söyleyişi yakalaması, hece ölçüsü gibi Türkçenin olanaklarından yararlanmıştır.
Milli Edebiyat Dönemindeki şiir anlayışının “Hece ölçüsüyle şiirler yazılmıştır. Sade bir dille şiirler yazılmıştır.” Maddeleriyle ilişkilendirilebilir.
6.
İnsandan doğaya Senin gölgeni içmiş onun gözbebekleri kaldırımlar (insan) gözbebeklerinin olması
İnsandan doğaya İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var kaldırımlar (insan) eşi, arkadaşı olmak
İnsandan doğaya Dünyada taşınacak bir kuru başınız var. kaldırımlar (insan) başa sahip olmak
Doğadan doğaya Damla damla bir korku birikiyor korku (sıvı) damla damla birikmek
Doğadan doğaya Senin gölgeni içmiş, ….. gölge (sıvı) içilmek
Doğadan doğaya Onun taşı erimiş, … taş (eriyebilen varlık) erimek
Doğadan doğaya Rahat bir döşek (mezar) Döşek
Somutlaştırma Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında ruh Maden potada erimek
Bu imgelerle ruh halleri anlatılmıştır.
7. Yalnızlık teması her insanda değişik izlenimler bırakır.
8. Kimsesizlik ve yalnızlık evrensel nitelik taşıyan bireysel duyarlılıklardır.
9. Dilde saflaşma düşüncesi kendini rahat şiir yazma şeklinde başat öğe olarak gösterir. Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel ve bireysel yön ağır basar.
10. Etkileşim söz konusudur. Çünkü Milli Edebiyat etkisi 1923’ten sonraki Cumhuriyet döneminde de etkisini sürdürmüştür.
11. Hece ölçüsünün kullanılması ve şu ifadeler; sokak, kaldırım, çilekeş, emzirilen çocuk, aç köpek, kara sevda metindeki mahalli unsurlardır. Bu yerli ve mahalli unsurlar ile modern şiir geleneği başarılı bir şekilde birleştirilmiştir.
12. Memleketçi edebiyat döneminin sonrasında milli duygular yerine sanatsal duyguların ön plana çıkarılarak, "sanat sanat içindir" anlayışı ve bu anlayışın gereği olarak bireysel konular işlenmiştir. Beylik edebiyat dedikleri memleket edebiyatına ilk karşı çıkış öz - saf şiir anlayışıdır. Diğer sistemli karşı çıkış ise; Garipçiler tarafından olacaktır. Yedi meşaleciler önsöz yazarak yeni edebiyatın fikirlerini açıklamışlar memleket edebiyatını eleştirmişlerdir.
13. Necip Fazıl Kısakürek : Modern Türk şiirinin mistik şairidir. Düz yazı türünde yapıtları da olmasına rağmen asıl güçlü yanı şiirlerindedir. Halk şiirimizin öz ve biçim yapısından yararlanmış, bunlara Batılı, modern bir özellik kazandırmış, sonraları dinsel duyuşlarda karar kılmıştır.
Sağlam bir teknikle, esrarlı iç âlemini, felsefi görüşlerini, etkileyici bir anlatımla dile getirmiştir. Şiirin yanı sıra makale, tarih, eleştiri, biyografi, öykü türlerinde de yapıtlar yazmıştır. Divan, halk, Tanzimat ve Batı edebiyatını en ince ayrıntılarına kadar bilen bir sanatçıdır. Serbest şiire karşı çıkmıştır. Kafiyeye sığınmayı sahtekârlık sayar. Ona göre, duygu ve düşünce harmanlanıp şiir kalıbında, sanat kaygısıyla dillendirilmelidir.
Şiirin içyapısıyla dış yapısı arasında bir uyum bulunması gerektiği düşüncesinden hareket eden Necip Fazıl Kısakürek, 1930'lu yılların başlarına değin süren yoğun şairlik yaşamında, lirizmin ağır bastığı şiirler yayımlamıştır. Duygularını değişik biçimde yansıtışı, değişik benzetmeler kullanarak şiirlerini renklendirişiyle bu yılların şairleri arasında ayrı bir yeri olmuştur. Her şiirinde, sanatından, ruhundan, hissiyatından ve düşüncelerinden ipuçları vardır.
1934'de kadar ruh çalkantılarını, korkularını, iç hesaplaşmalarını, çocukluk yıllarına has hatıralarını, dış dünyadaki varlığı ve kendisiyle didişmelerini, arayışlarını anlatmıştır.
Şiirlerinde anlaşılmayan ayak sesleri, periler, cinler, hayaletler, kâbuslar, siyah kediler, geceleri insanın etrafında fıldır fıldır dönen kambur cüceler gibi ürpertici motiflerle, birtakım gerçeküstü varlıklara yer vermiştir.
2.Metin
1. Metinde uyak, redif, uyak dizilişi, ölçü, asonans ve aliterasyonlardan ahenk unsuru olarak yararlanılmıştır.
Birinci dörtlük: “ü” yarım uyak/ “az” tam uyak, “dı” redif – abab (çapraz uyak) – 8’li hece ölçüsü – “a,i,ü” asonans – “b,y,z” aliterasyon
2. Şiirde ses akışının sağlanmasında uyak, redif, uyak dizilişi, ölçü, asonans ve aliterasyonlar etkili olmuştur, ayrıca tekrar edilen sözcükler de ses akışını sağlamıştır.
3. Ruh hallerini yansıtan: “Bir türkü ki gamlı…” (istiare)
Doğal görünüş: “sen gülünce açan güller” (hüsn-ü talil), “uykusu çiçeklerin” (istiare), “gölgeler buğulu, derin”(benzetme)
4. Şair, bireysel duyarlılıkları dile getirmede başarılıdır. Şair, geçmiş özlemlerine bağlı duyarlılıklarla doğa ve evren karşısındaki bireysel algıları dile getirir.
5. Şair bireysel duyarlılıklarını evrensel değerlere uygun bir şekilde ifade etmiştir. Zaman kavramını işlemesi, geçmişe özlem, ayna kavramı ile insanın içinde yer etmiş olan görme ve görünme ihtiyacı evrenseldir.
6. “Boşluğu ve üzüntüsü içinde ne garip bir yazdı.” (Şairin yaz mevsimindeki ruh hali), “Bir türkü ki gamlı…”(Şairin türküden etkilenmesi), “Ve beni çıldırtan hüzün” (Şairin hüzünden çıkamaması)
7. Metnin teması “geçmişe özlem”dir.
8. Ahmet Hamdi Tanpınar bu şiirinde geçmiş özlemlerine bağlı duyarlılıkla doğa karşısındaki bireysel duyguları yansıtmıştır. Şiirde bireysel duyarlılığın evrensel değerlere uygun bir şekilde ele alındığını görüyoruz.
9. türkü dinleme, rüzgar, gökyüzü, bulutlar, ikindi saati, merdiven… Bu unsurlar duygu, düşünce ve hayal dünyasının zenginleştirilmesinde, kültürel değerlerin nesillerden nesile aktarılmasında, dünyanın ve olayların değişik açılardan yorumlanmasında, Türkçe’nin imkânlarının geliştirilmesinde etkendirler.
10. Şiir dili her şeyin üzerindedir. Şiir bir biçim (form) sorunudur. Ahenk söyleyiş tarzı, ritim, kafiye ile sağlanır. Şairlerin kendilerine özgü bir imge düzenleri vardır. İçsel bir yaklaşımla insan anlatılır. Şiirin toplum için değil sanat için olduğunu iddia ederler ve şiirlerini sanat için yazarlar. Şiirler ideolojinin esiri olmamalıdır.
Bu özellikleri bu şiirde gördüğümüz için etkili olan egemen anlayış “Saf Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir”dir.
11. Tanpınar, ilk şiirlerinde Ahmet Haşim’in sembolist şiirlerinin etkisi görülür. Şair, Fransız sembolistlerden de etkilenmiştir. Bireysel konular(ölüm, hüzün…) dışında sosyal konulu şiirler de yazmıştır. Bergson, Tanpınar’ı etkileyen bir başka şairdir. Felsefi, mistik şiirler de yazmıştır. Tanpınar, genel olarak saf şiir anlayışıyla şiirler yazmış diyebiliriz.
Edebi Kişiliği - Sanat Anlayışı
•Daha çok sembolist sayılabilecek musiki, his ve hayal ağırlıklı şiirler yazmıştır.
•Hece vezniyle yazdığı ilk şiirleri, imge zenginlikleri ve müzikal nitelikleriyle dikkat çekmiştir. Bu şiirlerde, Faruk Nafiz ve öteki hececilerden ayrı bir estetik peşinde olmuş, kendine özgü bir sözcük ve kavram dünyası yaratmaya çalışmıştır. Şiirlerinde, içe dönük bir bakışla doğa ile iletişim kurmaya çalışmıştır.
•Şiirlerinde zaman kavramı üzerinde sıkça durmuştur. Onun eserlerinde zaman, basit bir süreklilik göstermez, çok katlı ve karmaşıktır. "Bursa'da Zaman" şiiri bu olgunun güzel bir örneğidir.
•Şiirlerinde insan ruhuna, özellikle bilinçaltına ve zamana yer verişiyle, romanlarında işlediği konulara yaklaşır.
Anlama ve Yorumlama
1. (Kaldırımlar 1/ Mavi, Maviydi Gökyüzü)
AHENK: Öz şiir anlayışını sürdüren bu şiirler, uyak, redif, ölçü, sözcük tekrarları, iç uyaklar asonans ve aliterasyon ile ahenk sağlanmıştır. Bu anlayışa göre şiir ahenk sanatıdır, dizelerde musiki hissedilmelidir.
TEMA: Yalnızlık / Geçmişe özlem Bireysel konular
SÖYLEYİŞ: Simgelerle yüklüdür, sanat için sanat düşüncesi egemendir, insan duygularının sonsuzluklarını işler.
YAPI: Dörtlük – Hece – çapraz uyak
(Benim Ömrüm / Çobanla Bülbül)
AHENK: Hece ölçüsü, durak, uyak ve rediflerle ustaca ahenk sağlanmıştır.
TEMA: Milletin dertleri / Kurtuluş Savaşı Toplumsal konular
SÖYLEYİŞ: Dil sade, İstanbul Türkçesi tercih edilir, memleketçi şiir anlayışıyla milli hisler ön plandadır, öğretici yan ağır basar.
YAPI: Dörtlük – Hece – Sarmal uyak / abab cc
2. Saf (öz) Şiirin Özellikleri
•Sanatın form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel Şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü özel imge düzeni oluştururlar.
•Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletip dile yeni olanaklar sunacak bir yapıya sahiptir.
•Dilde saflaşma düşüncesi kendini rahat şiir yazma şeklinde başat öğe olarak gösterir.
•Şiirsel söylemin zirvesine ulaşmak düşüncesiyle dilin yücelişi paralellik gösterir.
•Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel ve bireysel yön ağır basar.
•İçsel ve bireysel bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler.
•Şiirde biçim endişesi duyan bu şairlerde dize ve dil baş tacıdır.
•Disiplinli çalışarak mükemmele varan halis şiir yazma endişesi kendisini hissettirir.
•Şairlerde sembolizm akımının izleri görülür.
•Gizemselcilik, bireyselcilik, ruh, ölüm, masal, mit temaları yoğun olarak işlenir.
3. Sembolist şiirde "musiki" çok önemsenmiş; şiirde musiki, "öz ile biçim arasındaki uyum" olarak değerlendirilmiştir. Sembolist şairler, şiirde mecazlı anlatımlara, benzetmelere, hayallere geniş yer vermişler; duyguların bir bütün oluşturduğu görüşünü savunmuşlardır, duyular arası aktarmalara dayalı bir anlatım yolunu (acı yeşil, mor uğultu, tatlı hışırtı.. vb) benimsemişlerdir. Sembolizmde dil, sembol ve mecazlarla yüklüdür. Anlatım, kapalıdır. Sembolistlere göre "sanat, sanat için" olmalıdır.
Sembolist şiir akımının yukarıdaki bu özellikleri öz şiir anlayışında da benimsenmiştir.
4. b)
Kaldırımlar 1 : Ait Olduğu Gelenek: Cumhuriyet Dönemi Öz Şiir Anlayışı, Tema: Yalnızlık, Ahenk: Uyak, redif, iç uyak, sözcük tekrarları
Mavi, Maviydi Gökyüzü: Gelenek: Cumhuriyet Dönemi Öz Şiir Anlayışı, Tema: Geçmişe özlem, Ahenk: Uyak, redif, iç uyak, sözcük tekrarları
Benzerlikler: Gelenek bakımından benzer; Cumhuriyet dönemi öz şiir anlayışıyla yazılmıştır. Temalar bireyseldir. Ahenk özellikleri benzer; güçlü bir ses uyumu ve musiki yakalanmıştır.
c)
Akşam Musikisi: Gelenek: Milli Edebiyat Dönemi Öz Şiir Anlayışı, Tema: yalnızlık (sonsuzluk), Ahenk: : Uyak, redif, iç uyak, ses tekrarları
Karanlık: Gelenek: Fecr-i Ati ve Milli Edebiyat sembolist anlayış (Öz şiir), Tema: Aşk, Ahenk: Uyak, redif, iç uyak, ses tekrarları
Benzerlikler: Şiir dili her şeyin üzerindedir. Şiir bir biçim(form) sorunudur. Ahenk söyleyiş tarzı, ritim, kafiye ile sağlanır.
Ölçme ve Değerlendirme
1. ( D ), ( Y ), ( D )
2. …öz şiir… / ….Milli Edebiyat….. / …bireysel…
3. E , 4. E, 5. E, 6. E (Ziya Osman Saba )
2.Metin
1. Metinde uyak, redif, uyak dizilişi, ölçü, asonans ve aliterasyonlardan ahenk unsuru olarak yararlanılmıştır.
Birinci dörtlük: “ü” yarım uyak/ “az” tam uyak, “dı” redif – abab (çapraz uyak) – 8’li hece ölçüsü – “a,i,ü” asonans – “b,y,z” aliterasyon
2. Şiirde ses akışının sağlanmasında uyak, redif, uyak dizilişi, ölçü, asonans ve aliterasyonlar etkili olmuştur, ayrıca tekrar edilen sözcükler de ses akışını sağlamıştır.
3. Ruh hallerini yansıtan: “Bir türkü ki gamlı…” (istiare)
Doğal görünüş: “sen gülünce açan güller” (hüsn-ü talil), “uykusu çiçeklerin” (istiare), “gölgeler buğulu, derin”(benzetme)
4. Şair, bireysel duyarlılıkları dile getirmede başarılıdır. Şair, geçmiş özlemlerine bağlı duyarlılıklarla doğa ve evren karşısındaki bireysel algıları dile getirir.
5. Şair bireysel duyarlılıklarını evrensel değerlere uygun bir şekilde ifade etmiştir. Zaman kavramını işlemesi, geçmişe özlem, ayna kavramı ile insanın içinde yer etmiş olan görme ve görünme ihtiyacı evrenseldir.
6. “Boşluğu ve üzüntüsü içinde ne garip bir yazdı.” (Şairin yaz mevsimindeki ruh hali), “Bir türkü ki gamlı…”(Şairin türküden etkilenmesi), “Ve beni çıldırtan hüzün” (Şairin hüzünden çıkamaması)
7. Metnin teması “geçmişe özlem”dir.
8. Ahmet Hamdi Tanpınar bu şiirinde geçmiş özlemlerine bağlı duyarlılıkla doğa karşısındaki bireysel duyguları yansıtmıştır. Şiirde bireysel duyarlılığın evrensel değerlere uygun bir şekilde ele alındığını görüyoruz.
9. türkü dinleme, rüzgar, gökyüzü, bulutlar, ikindi saati, merdiven… Bu unsurlar duygu, düşünce ve hayal dünyasının zenginleştirilmesinde, kültürel değerlerin nesillerden nesile aktarılmasında, dünyanın ve olayların değişik açılardan yorumlanmasında, Türkçe’nin imkânlarının geliştirilmesinde etkendirler.
10. Şiir dili her şeyin üzerindedir. Şiir bir biçim (form) sorunudur. Ahenk söyleyiş tarzı, ritim, kafiye ile sağlanır. Şairlerin kendilerine özgü bir imge düzenleri vardır. İçsel bir yaklaşımla insan anlatılır. Şiirin toplum için değil sanat için olduğunu iddia ederler ve şiirlerini sanat için yazarlar. Şiirler ideolojinin esiri olmamalıdır.
Bu özellikleri bu şiirde gördüğümüz için etkili olan egemen anlayış “Saf Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir”dir.
11. Tanpınar, ilk şiirlerinde Ahmet Haşim’in sembolist şiirlerinin etkisi görülür. Şair, Fransız sembolistlerden de etkilenmiştir. Bireysel konular(ölüm, hüzün…) dışında sosyal konulu şiirler de yazmıştır. Bergson, Tanpınar’ı etkileyen bir başka şairdir. Felsefi, mistik şiirler de yazmıştır. Tanpınar, genel olarak saf şiir anlayışıyla şiirler yazmış diyebiliriz.
Edebi Kişiliği - Sanat Anlayışı
•Daha çok sembolist sayılabilecek musiki, his ve hayal ağırlıklı şiirler yazmıştır.
•Hece vezniyle yazdığı ilk şiirleri, imge zenginlikleri ve müzikal nitelikleriyle dikkat çekmiştir. Bu şiirlerde, Faruk Nafiz ve öteki hececilerden ayrı bir estetik peşinde olmuş, kendine özgü bir sözcük ve kavram dünyası yaratmaya çalışmıştır. Şiirlerinde, içe dönük bir bakışla doğa ile iletişim kurmaya çalışmıştır.
•Şiirlerinde zaman kavramı üzerinde sıkça durmuştur. Onun eserlerinde zaman, basit bir süreklilik göstermez, çok katlı ve karmaşıktır. "Bursa'da Zaman" şiiri bu olgunun güzel bir örneğidir.
•Şiirlerinde insan ruhuna, özellikle bilinçaltına ve zamana yer verişiyle, romanlarında işlediği konulara yaklaşır.