- Anasayfa »
- Psikoloji , Türk Edebiyatı »
- Edebiyat – Psikoloji İlişkisi
Yazar : AhmetZekiTasgar
9 Ekim 2014 Perşembe
Edebiyat psikolojisi denilince
tip ve fert olarak yazar psikolojisinin incelenmesi
yaratma sürecinin incelenmesi
edebi eserlerde görülen psikolojik tiplerin ve kanunların incelenmesi
okur üzerindeki etkiler akla gelir.




Freud’un yazar konusundaki görüşleri pek istikrarlı değildir. Freud
bir taraftan yazarın yarattığı eserlerle kendisini delirmekten kurtardığını söylüyor
bir taraftan da yazarı hiçbir zaman gerçek bir tedaviye yanaşmayan inatçı bir “nevrozlu” olarak görüyordu.


Fransız psikoloğu Ribot
edebiyat sanatçılarını hayal bakımından iki tipe ayırmıştır: Bunlardan biri
(hayal gücünün) daha çok dış dünyanın gözlemlenmesiyle
algılarla uyarılan ve net bir şekilde göze hitap eden yazarın belirgin özelliği olan “plastik hayal gücü”
diğeri ise; kendi heyecan ve duygularından yola çıkan ve bunları içinde bulunduğu ruhi atmosferin zorlamasıyla birleşen âhenk ve imajlar yoluyla yansıtan sembolik şairin veya romantik masallar yazarının hayal gücü olan “yayılan hayal gücü”dür.




Romanyalı bilim adamı olan L.Rusu da
s anatçıları üç ana tipe ayırmıştır: Sempatik
anarşik şeytani ve dengeli şeytani olmak üzere.


Yaratma süreci konusundaki modern bir çalışmada ele alınacak başlıca husus
zihnin bilinç ve bilinçdışı merkezlerinin yaratmada karşılıklı olarak oynadıkları roldür. Bilinçdışını yücelten romantik ve ekspresyonist devirleri
akla
gözden geçirip düzeltmeler yapmaya ve anlaşılır olmaya önem veren klasik ve realist devirlerden ayırmalıdır.



Oyun ve romanlardaki karakterler
bize “psikolojik” bakımdan doğru gelmelerine göre yargılanırlar. Psikolojik bilgiler de
birer malzemedir bizim için.


Sonuç olarak psikoloji
yalnız başına yaratma faaliyetine hazırlık oluşturan
hazırlayan bir şeydir; fakat sanat eseri içindeki psikolojik hakikat ise; sanat eserinin tutarlılığını güçlendirmekte ve sanat eserini karmaşık hâle getirmektedir. Bu da sanat eserini daha değerli bir hâle getirir


