- Anasayfa »
- Türk Edebiyatı »
- Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)
Yazar : AhmetZekiTasgar
2 Temmuz 2014 Çarşamba
Bir sözcüğü benzetme amacı gütmeden, gerçek anlamı dışında başka bir sözcüğün yerine (Parça-bütün, iç-dış, neden-sonuç, yazar-yapıt, yer-insan, yer-olay gibi ilgiler kurularak) kullanma sanatıdır.
Halit Ziya’yı okudun mu? (Halit Ziya’nın eserlerini okudun mu?) Sanatçı- yapıt ilişkisi.
Vapur, Beşiktaş’a yanaştı. (Beşiktaş iskelesine yanaştı) Parça-bütün ilişkisi kurulmuş.
Sobayı yaktım. (Sobanın içindekileri- odun-kömür)
Konağa sor. (Konağın içinde oturanlara sor)
Onda kafa yok! (Onda akıl yok)
“dış” söylenerek “iç” kastedilmiştir.
Üç gündür bereket yağıyor. (yağmur)
Yağmur bereket, bolluk getirdiği için, sonuç söylenerek sebep (yağmur) anlatılmak isteniyor.
Sivas, mandayı kabul etmedi (Sivas Kongresi üyeleri anlatılmak isteniyor.
Mecaz-ı Mürsel, dilimizde çok yaygındır. Günlük konuşmalarımızda, deyimlerimizde mecaz-ı mürsellere oldukça yer veriyoruz.
Ayağını giy. (“Ayakkabını giy” demek isteniyor. İç ve dış ilgisi kuruluyor.)
Ünlü raketler Avrupa’dan döndüler. (“Ünlü tenisçiler Avruda’dan döndüler”. Demek isteniyor.)
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilal
“Hilal sözcüğüyle” bayrak anlatılmak isteniyor. Parça-bütün ilişkisi kurulmuş, mecaz-ı mürsel yapılmıştır.