Yazar : AhmetZekiTasgar
2 Temmuz 2014 Çarşamba
Atatürk’ün sanatçı kişiliği ve bu kişiliğin, sanat ve sanatçı kavramlarına nasıl bir mana vermiş olabileceği, kendisine ait tanımları olmadığından ancak onun söylem ve yaptıklarıyla izah edebilir. Bu tanımlamaları yaparken, kendisinin düşünce ve davranışlarını açıklayarak, sanat ve sanatçıya yaklaşımlarını ortaya çıkartabilmek ve bunlardan yola çıkarak, Atatürk’ün bu kavramlara yüklediği manaları ortaya çıkartmak amaçlanmıştır.
Devlet kurmak ve onu yepyeni kurumlarla donatmak ince ve zor bir iştir. Önderlik ettiği toplumu bir hamur gibi işleyerek ona yine şekil vermek, herhalde bir heykeltraşın sabrından ve gayretinden daha az değerli değildir. Heykeltraşın taşa ve tahtaya döktüğü gönlünü Atatürk, ülkesi ve toplumuna harcamıştır. Anadolu’nun yirmi bin kişilik bir bozkır merkezinden milyonluk bir baş şehir yaratma ihtirası ve gayreti, ressamın tuvaline aktardığı çizgi ve motifler kadar ince bir zeka ve bu zekanın yansıtılması olayıdır. Sanatın niteliği nasıl ki sanatçının kabiliyetlerine göre değer kazanıyorsa, bir önderin yapıtı da onun kabiliyetlerine göre mana ve muhteva kazanmaktadır. Dünya’da öncülüğe soyunan pek çok kimse, neticede aynı mükemmellikte bir yapıt ortaya koyabilmiş değildir. Yapıtın biçim ve niteliği, onu alana getiren kişinin kabiliyeti, sezgisi, düşündüklerini uygulamadaki başarısı ve yoluna göre, iyi veyahut kötü olabilmektedir.